Yine bir gezgin röportajı ile sizlerleyim. Bu sefer Didem Mollaoğlu ile röportaj yapıyoruz. Kendisi uzun süredir yollarda ve bazı deneyimlerini bizlerle paylaşıyor. Bakalım Didem bize neler söyleyecek : )

İlk olarak bize kendinden bahseder misin? Seyahate çıkmadan önce nasıl bir hayatın vardı ve seni bu seyahate çıkmaya teşvik eden ne oldu? Bu seyahate çıkmak için hayatında ne gibi değişiklikler yaptın?
Selamlar! Ben Didem Mollaoğlu. 38 yaşındayım. Bundan 1.5 yıl kadar önce Türkiye’nin en büyük telekom şirketlerinden birinde kurumsal iletişim uzmanı olarak çalışıyordum. İş yerinde oldukça mutsuzdum, en büyük hayalim seyahate çıkmaktı ama onun için de bir birikimim yoktu. Sonra bir gün işe gittim ve 5 saat sonra işten çıkarıldım 🙂 Tabii işten çıkarılmanın verdiği şokla uzun bir süre bir şey yapamadım. Çünkü çok sevdiğim bir evim, özene bezene aldığım eşyalarım ve kedim Cadı vardı. Bir kaç ay Türkiye’de ne yapsam diye dolandıktan sonra çok sevdiğim ev sahibim arayarak evi satışa çıkardıklarını söyledi. Ben de o gün tüm eşyalarımı satıp yola çıkmaya karar verdim. 2 hafta içinde tüm ev eşyalarımı sattım, giymediğim kıyafetleri, kullanmadığım ayakkabı ve çantaları bağışladım, kedim Cadı’yı da bir arkadaşıma emanet ettim ve tek yön biletimi alıp Nepal’le yolculuğuma başladım.

Seyahatlerin için finansal desteği nasıl hallediyorsun? (Tazminatın bitmiştir diye düşünüyorum) Ne kadar otostop, workaway vs kullansakta para lazım olabiliyor. Ayrıca Workaway gibi sistemler ve otostop kullanıyorsan bunlardan da bize bahsedebilir misin 🙂
Tazminat olmasaydı seyahate çıkmak için yaklaşık 1 sene daha çalışmam gerekecekti ama sağolsunlar beni para biriktirmekle uğraştırmadılar. Hep diyorum resmen hayallerimi gerçekleştirmek için piyango vurdu. Bir kaç ay daha idare edecek param var ama oldukça dikkatli harcıyorum. 2 kez Workaway yaptım. Otostostop ve Couchsurfing de az da olsa yapmışlığım var.

Yola çıkalı ne kadar oldu? Bugüne kadar kaç ülke ve şehir gezdin? Gelecek şehirler belli mi:)
13 ay oldu. 14 ülke gezdim. Şu an Endonezya’dayım. Bir aksilik olmazsa bundan sonra sırada Avustralya var.

Seni en çok büyüleyen yerler nereler oldu? Bununla birlikte en çok hüsrana uğratanlar da.
Beni en çok Nepal, Myanmar ve Vietnam etkiledi. Ama şunu söylemeliyim Japonya ve Tayvan’da bir o kadar şaşırttı. Hüsrana uğramak değil de eşyalarımın çalındığı Malezya’nın ben de pek bir yeri yok 🙂

Gördüğüm üzere yanlış bilmiyorsam gittiğin yerler vizesiz. Ama arada vizeliler de var sanki. Vize olayını nasıl hallediyorsun? Biz buradan alırken bile bir sürü evrak istiyorlar. Onun dışında hiç ülke giriş çıkışlarında sorun yaşadın mı? Vizesiz ülkelerde falan…
Bugüne kadar gittiğim Sadece Tayland, Japonya, Tayvan, Filipinler, Malezya ve Endonezya vizesizdi. Ancak ben hem Tayland hem de Endonezya için 2 aylık vize aldım. Diğer ülkeler de ya kapıda vize veriyor ya öncesinde başvurmanız gerekiyor ya da online alabiliyorsunuz.

Gezmek isteyen arkadaşlara kesinlikle görmelisiniz dediğin yerler var mı?
Nepal, Myanmar Ve Vietnam’ı öneririm. Ama sanırım bu listeye Endonezya’da girecek : )

Didem Mollaoğlu, bize böyle başından geçen birkaç anını anlatabilir misin?
Çok anı var bunların içinden birini seçmek çok ama çok zor. Myanmar’da Altın Kaya’yı görmeye gitmiştim ve akşam Yangon’a dönmem gerekiyordu. Son otobüsü kaçırmamak için de bir araba bulmam lazımdı. İlerde bir kamyonet görüp ayağımda terliklerle koşmaya başladım. Kamyonet almadı. O almadı derken önde bir Jeep gördüm ve yine koşmaya başladım. Jeep’in önüne biri çıkınca Jeep durmak zorunda kaldı ve ben de Jeep’in arkasına vurdum dursun diye. Sağolsunlar beni aldılar. Ama 1 gram İngilizce bilmiyorlar. Nereye gidiyorlar bilmiyorum. Bu arada yolda giderken herkes adama selam veriyor. Belli ki önemli biri ama ben anlamıyorum tabi. Derken duruyoruz. Az biraz ingilizce konuşan biri gelip araba değiştireceğimizi söylüyor. Ancak araç zaten Toyota Land Cruiser, Myanmar gibi fakir bir ülke için epey pahalı derken, bi de bakıyorum ki Hummer Jeep geliyor ve biz yola Hummer’la devam ediyoruz. Bu güzel aile Yangon’a otobüs biletimi almakla kalmadı bir de yolda yemem için yemek bile aldılar ve beni otobüse kadar bırakıyor.

Galiba bu seyahat öncesinde de zaten yurt dışı gezileri yapıyordun? Deneyimli olmak büyük bir artı bence.
Evet bu geziyle birlikte 30’un üzerinde ülkeye gittim. Tabi çalışırken ki gezmem ile şimdi ki arasında epey fark var. Sırt çantalı uzun süre gezmek çok ayrı ve farklı bir deneyim.

Vietnam’ı çok sevmişsin. Oraların kültürü gerçekten çok harika. Bize biraz Vietnam’dan bahsedebilir misin?
Vietnam gerçekten çok özel bir ülke. Hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle belki de Türkiye’ye benzettiğim tek ülke. Özellikle Kuzey’i muhteşem. Kaza yaptığım için tam anlamıyla gezemesem de Çin sınırına kadar gittim.

Bana kalsa 100 soru sorarım ama seni de çok bunaltmayayım. Son olarak gezmek isteyenlere ve yola çıkacak olanlara tavsiyelerin nelerdir?
Bir Bosna atasözü derki ‘Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir. Zihnimizde yarattığımız sınırları aştığınız zaman dünyanın ne muhteşem bir yer olduğunu görüyorsunuz. Bilinmeyene adım atmak, alışmış olduğunuz bize öğretilen düzenin dışına çıkmak her zaman zordur, korkutur. Ama bir kere cesaret gösterip adımınızı o eşikten attığınızda tüm korkuların ve sınırların kendi zihninizde olduğunu görüyorsunuz. Eğer gerçekten seyahat etmek istiyorlarsa az tüketsinler, kıyafet veya telefon alacaklarına, dışarıda yemek yiyeceklerine paralarını biriktirsinler. Dünyayı ve kendilerini keşfetsinler. Özellikle Workaway, Couchsurfing gibi sitelerle seyahatlerini çok daha ucuza getirebilirler. Yolda tanıştığım bir çok gezgin hostellerde, çiftliklerde çalışıp harcamalarını düşürüyor. Kimisi de Youtube’da ki videoları izleyip takı yapıyor ve bunları satıyor. Özetle imkansız diye bir şey yok, hele istedikten sonra insanın yapamayacağı bir şey yok.

Ancak şu da var ki günümüzde bu gezi işleri moda oldu. Tıpkı benim gibi herkes ya blogger ya da sayfaları var. Bilgisayar başından okuyan herkes bu seyahat işini çok kolay zannediyor. Hiç derdimiz tasamız yokmuş gibi anlaşılıyor. Ya da seyahate çıkınca tüm dertler bitecek gibi bir algı var. Kısaca seyahat bir kaçış olarak görülüyor. Uzun sureli seyahat etmek hele ki düşük bütçeyle seyahat etmek cidden hem fiziki hem de psikolojik olarak epey zorlayıcı bir şey. Yeri geliyor çok kötü yerlerde kalıyorsunuz, yeri geliyor araç bulamayıp sırt çantanızla saatlerce yürüyorsunuz. Başınıza aksilikler de gelebiliyor. Dolayısıyla yola çıkacak olanların tüm bunları düşünüp yola çıkmasını tavsiye ederim.

Daha çok yer görmen dileğiyle, iyi yolculuklar Didem Mollaoğlu! : )
Daha çok anlatmak, daha çok yazmak isterdim. Ben size özeti iletmiş olayım. Siz ise ayrıntılar için Didem Mollaoğlu’nu takip edin. Didem Mollaoğlu Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

Didem Mollaoğlu ve seyahatleri hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için onu takip edebilirsiniz:
Didem Mollaoğlu Facebook hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

Umarım röportajı beğenmişsinizdir. O zaman aşağıya bir yorumunuzu alırım :)
Diğer Gezgin Röportajları için Tıklayınız!

Savageandfree.com’da 09.07.2017’de yayınlanmış olan röportajımızdır. Savageandfree.com’u kapandığı için röportajlarımızı buraya taşıdık.
One comment on “Didem Geziyor, Biz Soruyoruz! Didem Mollaoğlu ile Röportaj”