Baktık herkes Kars’a gidip fotoğraf paylaşıyor falan. Bayadır görmediğimiz bir arkadaşımız da o taraflara yakın yaşıyor. Eee dedik hadi hep beraber bir Kars turu yapalım! Aldık uçak biletlerimizi Cuma gününden Kars’a gittik. Biz sanıyoruz ki hava buz gibi, totomuz donacak falan, bi gittik hava günlük güneşlik. Kar var ama hava güzel… Nem yok ya nem hep ondan, nem olsa duramazsın.
Uçaktan indiğimiz gibi vakit kaybetmeden hemen bir araç kiralayıp, Ani Harabelerine doğru yola çıkıyoruz. Vınnnnnn…
Not: Her yer uzak o yüzden araç lazım. Araç kiralamak için hava alanında ki ofisi kullanmak yerine orada afişi olan fakat ofisi olmayan başka bir firma daha var. Bunu ararsanız daha uygun fiyata araç kiralayabilirsiniz. Biz öyle yaptık. Ayrıca hava koşullarından ötürü biraz güçlü ve kesinlikle kış lastiği olan bir araba tercih etmenizi öneririm.
Ani Harabelerine gittiğimizde manzara resmen huzur veriyor. Karla kaplı kocaman bir alan, tarihi harabeler, karşıda uçsuz bucaksız beyazlık, dağlar ve vadi. Üstelik ortalıkta bizim dışımızda sadece bir grup daha olduğu için mekan resmen bize ait gibi oluyor 🙂
Sizin için uğraştım video yaptım. Bence izleyin! 🙂 (Çok kötü olmuş biliyorum ama yaptıkça olacak artık)
İlk gün zaten yoldan gelip direkt Ani Harabelerine gittiğimiz için başka şeye vaktimiz kalmıyor. Otele gidip yerleştikten sonra akşam yöresel yemekler yemeye Kars Kaz Evi’ne gidiyoruz. Gerçekten yemekler ve mekan çok hoş. Üstelik çok güzel canlı müzik yapan bir grupta size yemek boyunca eşlik ediyor. Kaz eti gerçekten çok başarılıydı. Eğer vejetaryen değilseniz tavsiye ederim. Vejetaryen arkadaşlar içinde etsiz, karamelize soğan ile yapılan bir tip yöresel mantı var. Onu tavsiye ederim. Bu arada otelimizi de tavsiye ederim. Merkezi, kahvaltısı, odaları güzel ve çalışanlar çok nazikler. Kahve, su vs. hiç birinden ekstra ücret talep etmediler, odamıza yiyecek içecek sokmamıza bir şey demediler, çok kibar, nazik ve yardımsever davrandılar. Kanka sana puanım 10 dedim bende!
Sarıkamış ve Çıldır Gölü!
İkinci günün şafağında doğuya bakıyoruz Gandalf yok, batıya bakıyoruz yine Gandalf yok. Baktık Gandalf gelmeyecek, Galdalf olmadan Sarıkamışa doğru yola çıkıyoruz. Sarıkamış’a kayak yapmaya gelen baya insan var. Böyle biz Mario’ymuşuz da onlarda o yürüyen mantarlarmış gibi. Onlar kayarken biz üzerlerinden atlaya atlaya telesiyeje varıyoruz. Kafa başı, telesiyeje bir biniş 5 TL, zirveye çıkmak için iki kere binmek gerekiyor o yüzden adam başı 2şer bilet alıyoruz (inişte telesiyej ücreti yok). İlk telesiyej ile çıkınca hoş bir kafenin olduğunu görüp hemen içimizi ısıtmak için birer salep alıyoruz. Tekrar telesiyejle çıkıp manzarayı seyretmek için zirveye ulaşıyoruz. Fakat o da ne! Yoğun sis var ve hiç bir şey göremiyoruz 😀 Hebele hübele diye birazcık karın tadını çıkartıp gerisin geri aşağıya iniyor ve Çıldır gölüne gitmek için arabamıza biniyoruz.
Çıldır ile Sarıkamış arası baya mesafe var bu arada. Çıldır gölünün pek bi olayı yokmuş aslında. Zaten her taraf bembeyaz olduğu için orada göl var mı, yok mu pek anlaşılmıyor. Asıl olayı sabah gidip balık tutan dayıları izlemek ama ona da biz gitmedik. Bide atlı kızak var. Ama onu da hayvana eziyet diye biz tercih etmedik. Gittik adam akıllı balığımızı yedik (balık baya lezzetli bu arada). Biz o meşhur Atalay’ın yeri yerine, daha küçük, aile mekanı olan bir yere gittik. Kalabalığa hiç gerek yok 🙂
Son Gün! Kars Kalesi ve Eve Dönüş!
Gezdik gezdik ve son güne geldik 🙁 Son gün zaten öğleden sonra uçağımız var o yüzden sabahtan güzel kahvaltı yapıp ardından Kars Kalesine doğru yola çıktık. Öyle şahane mi şahane bir kale değil ama kale işte. Çoğu yeri zaten kapalı ama manzarası güzel 🙂 Çıkıp orada son bir kez şehre ve arkadaki görkemli dağlara bakıyoruz.
Burada genelde kendimizi çektiğimiz için buradan pek foto çıkmadı 🙂 Buradan sonra hava alanına dönüp uçağımıza binip evlerimize dönüyoruz 🙁
Yol boyunca bu manzarayı izlediğim için resmen geçici körlük yaşadım. Yazıyı kısa tutmaya çalıştım. Umarım olmuştur 🙂 Hadi görüşürüz 🙂
Diğer Gezi Yazıları İçin Tıklayınız!
