Mısır seyahati yazısında bahsettiğim ilk durağımız olan Luxor şehri gezisini bu yazıda anlatacağım 🙂
Mısır – Luxor
O zaman Luxor ile başlıyorum kısa kısa anlatmaya! Kahire’den kalkan uçağımız Luxor’a indiğinde ve şehre ulaştığımızda akşam olmuştu. Bu yüzden akşam ışıklandırması ile güzel gözükebilecek en yakın açık alan müzesi olan Luxor Tapınağı ile gezmeye başlıyoruz. Burası dikili taşlar, heykeller, aslanlı yol, hiyeroglif yazıları gibi birçok büyüleyici tarihi içeriğe sahip bir yapı.

Burada 1 saat kadar bir vakit geçirdikten sonra tur rehberi bizleri akşam yemeğine ve otele götürüyor. Daha önceki yazıda bahsettiğim gibi burada gemi-otelde kalıyoruz. Bu gemi otel ile Luxor’dan Aswan’a doğru turistik rotalarda dura dura ilerleyeceğiz. Gemi-otele varıyoruz ve hemen pencereyi açıyoruz. Hava zaten 40 derece falan o yüzden püfür püfür güzel geliyor 🙂 Biz de bu keyifli ve rahat ortamdan yararlanıp Nil Nehri ayaklarımızın altında akarken güzelce dinleniyoruz.

Baştan söylemek istiyorum. Gemi-otel ile Luxor’dan Aswan’a yaptığımız bu tur gerçekten çok büyüleyici! Bunu kesin denemeniz lazım! Çok güzel bir şey!! Odanızın penceresini açıyorsunuz ve ayaklarınız altı Nil Nehri, yol boyunca tarihi yapılar, bir tarafınızda çöl bir tarafınızda şehir, yol boyunca teknelerle yanaşan satıcılar ve daha birçok yeni deneyim sizi bekliyor. Üstelik yolda vakit kaybetmek diye bir şey yok çünkü siz yemek yerken, uyurken ya da çatıda havuza girip güneşlenirken oteliniz yola devam ediyor 🙂

Mısır gerçekten çok güzel bir ülke. Ara sokakları olsun, caddeler olsun hepsi çok hoşuma gitti 🙂 Değişik kültür candır!! Luxor’un asıl olayı Krallar Vadisinin bu şehirde bulunması. Krallar Vadisi ya da bilinen diğer adıyla Firavunlar Vadisi, Tutankhamun dahil firavunların mezarları bulunan önemli bir yer. Sadece bir kaç tane mezar Kahire’de bulunuyor. Onları zaten tüm Dünya biliyor, Piramitler! Luxor, antik Mısır şehri Thebes’in harabelerinin üstüne kurulmuş olduğundan dolayı Dünya’nın en büyük açık müzesi olarak da adlandırılıyormuş. Bastığın her taş bir tarih! Benim çektiğim resimler gerçekten berbat olduğu için internet üzerinden aratarak şehrin güzel fotoğraflarına erişebilirsiniz.

Çok fazla tarihi nokta gezdiğimiz için sadece birkaç tanesinden bahsedeceğim. Yoksa benim çenemle bu yazı bitmez.
Krallar Vadisi
Luxor’da sabah erkenden Krallar Vadisini görmek için yola çıkıyoruz. Kocaman bir alan düşünün ve her yer mağara şeklinde, içi tuzaklarla çevrili, duvarlarında orada yatan önemli kişinin biyografisini ve özelliklerini anlatan resimlerle ve hiyerogliflerle anlatılmış mükemmel bir tarih var. Resmen büyüleniyorsunuz. Her minik detayda ayrı bir şey anlatıyor ve insanlar hala bunlar üzerine çalışarak ne demek istediğini daha net anlamaya çalışıyor.


Ayrıca hâla farklı farklı kral mezarları bulunmaya devam ediyor. Örneğin Tutankhamun’un mezarı tamamen şans eseri bulunmuş. O kadar çok mezar olduğu için her yerden mezar çıkabiliyormuş. Çünkü hırsızlığı engellemek için hiç belli olmayacak şekilde kapatılıyormuş ve mezarların sabit bir yeri yokmuş. Birbirlerine çok yakında olabiliyorlar, kilometrelerce uzakta olabiliyor dediler. Çünkü yeni mezarı yapanlar, mezarı yaparken orada başka mezar var mı yok mu bilmeden yapıyormuş. Tutankhamun’uda bunlardan biri. Diğer mezarla yapışık olacak kadar yakın yapılmış resmen ve arkeologlara su taşıyan çocuk tarafından fark edilmiş(En azından rehberimiz öyle anlattı). Mezarların o kadar yakın olmayacağını düşünen ekibin çalışması sırasında sucu çocuk su taşırken orada bir şeye bastığını fark ediyor ve böylece mezarın girişi bulunuyor. Tutankhamun’un mezarından gerçekten çok fazla hazine çıkıyor. Tutankhamun için iç içe geçmiş şekilde 4 tane altından yapılma oda bulunan bir tabut yapmışlar. Matruşka bebeği gibi hepsi ama saf altından.

Dışarıdan böyle gözüktüğüne bakmayın içleri mükemmel. Fakat mezarların içinde fotoğraf çekmek yasak. Bu nedenle içlerinden fotoğraf paylaşamıyorum. Burası dışında bir de Kraliçeler vadisi var ama oraya götürmediler bizi.
Mezarların ardından Hatşepsut Tapınağı ve Dev Memnon Heykellerini görmeye gidiyoruz. Bunlar yine tek tek el işçiliği ile işlenmiş taşlarla dolu mükemmel yapılar. Her karesi işçilik ve el emeği ile dolu.
Hatşepsut Tapınağı, Kral Mezarlarına çok yakın konumda bulunan çok güzel bir tapınak. Yakında antik olsa bile çok fazla bir yerleşim yok. Neden bu kadar uzakta ben de bilmiyorum. Büyük ihtimal o zamanlar bir nedeni vardı.
Dev Memnon Heykelleri gibi etrafta birçok büyük heykel bulunuyor. Antik Mısır gerçekten insanı büyülüyor. Çok fazla tapınak, çok fazla kaliteli işçilik, detay ve gizeme sahip birçok yapı var. O dönemin sahip olduğu bilgi gerçekten inanması güç bir seviyede.

Al-Ver Ekonomiye Can Ver
Gelmişken hemen al-ver ekonomiye can ver diyorum ve Çin malı yerine kaliteli el yapımı Dikilitaş alıyoruz 🙂 Bu abiler elleriyle yapıyorlar.

Buraları gezdikten sonra otelimize dönüyoruz. Otelin güzel yanı çatıda havuzumuzun olması. Hava zaten sıcak, o yüzden sürekli orada takılıyoruz 🙂
İşportacılar gemi-otelde bulunan turistlere sürekli bir şeyler satmaya çalışıyorlar. Bildiğiniz korsan gibi tekneleri ile etrafınızı sarıp, gemiye halatlarını bağlıyorlar. Sonra aşağıdan ürünleri fırlatıyorlar. Ben atsam kesin Nil’e düşer o ürünler ama abiler tek seferde tutturuyor 🙂

Turist sayısı o kadar çok düşmüş ki satmak için çırpınıyorlar ve çok ucuz fiyatlara bile ürünlerini satabiliyorlar. Biz de tabi 3-5 bir şey alıyoruz elimizden geldiğinde.
Luxor’da toplam 2 gün geçiriyoruz. Bir çok tapınak, tarihi yapı ve müze geziyoruz. Ardından Aswan şehrine doğru yola çıkıyoruz.
Buradan sonra Aswan yazısına geçmek için tıklayınız.
Yok. Ben Aswan’ı atlayacağım ve direkt olarak Kahire yazısına geçeceğim derseniz de bunu tıklayınız.
Luxor’da gezilecek yerleri merak ediyorsanız buraya tıklayın.
3 comments on “Mısır’ın Luxor Şehri! Kral Mezarları ve Dahası.”